Sosyal Anksiyete Bozukluğu Olan Kişiler Anıların Olumlu Yanlarını Zaman İçinde Unutuyor

Gerçekleştirilen yeni araştırma, sosyal anksiyete bozukluğunu hafıza süreçleri ile ilişkilendiriyor. Daha önce yayımlanan araştırmalar, anıların olumsuz yanlarının zaman içerisinde azaldığını ortaya koymuştu. Ancak, Journal of Abnormal Psychology‘de yayımlanan yeni araştırmaya göre sosyal anksiyete bozukluğu olanlarda bunun tam tersi gerçekleşiyor.

British Columbia Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını devam ettiren çalışmanın yazarı Brianne Glazier, “Hafızanın gerçekleştirilen çalışmaların odak noktasını oluşturduğu nöropsikoloji alanındaki klinik deneyimlerim sayesinde sosyal anksiyete bozukluğunda hafıza süreçlerine ilgi duymaya başladım,” dedi.

Araştırmacılar, sosyal anksiyete bozukluğuna sahip 59 kişi ve kontrol grubu için anksiyete bozukluğu olmayan 63 katılımcı ile çalıştılar. Katılımcılardan kendi seçtikleri herhangi bir konu başlığı hakkında 3 dakikalık doğaçlama bir konuşma yapmaları istendi ve kendilerine yaptıkları konuşmanın kalitesinin bağımsız bir hakem tarafından değerlendirileceği söylendi.

Bununla birlikte, katılımcılar gerçek performanslarına göre değerlendirilmek yerine, yaptıkları konuşmanın 14 farklı boyutu üzerine rastgele ve çoğunlukla olumlu veya nötr yorumlar aldılar.

Bu yorumu okuduktan beş dakika sonra katılımcılardan aynı 14 maddeli ölçek üzerinde bu yorumlar hakkında hatırladıklarını işaretlemeleri istendi. Bir hafta geçtikten sonra, katılımcılardan yine bu ilk yorumlar hakkında hatırladıklarını işaretlemeleri istendi.

Glazier ve diğerleri, her iki grupta da bir hafta sonra bu yorumlardan daha azının doğru hatırlandığını ortaya koydu. Bununla birlikte, sosyal anksiyete bozukluğu olan katılımcılar, olumlu yorumları gerçekte olduklarından daha olumsuz hatırlama eğilimi gösterdiler—kontrol grubunda ise böyle bir eğilime rastlanmadı.

Glazier PsyPost’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Bu çalışmadan çıkarılacak en önemli sonuç, üst düzeyde sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişilerde anıların olumluluğunun zaman içerisinde azalması ve bu durumun da bu kişilerin olumlu deneyimleri hatırlamalarını zorlaştırarak sosyal fobilerinin devam etmesine neden olmasıdır. Üst düzey sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişiler, sosyal deneyimlerin olumlu unsurlarına odaklanmalı ve bunları hatırlamak için çaba harcamalıdır.

Bu çalışmanın zayıf noktaları arasında, katılımcıların günlük sosyal deneyimleri yerine laboratuvar ortamında gerçekleştirilmiş olması gelmektedir. Ayrıca, anıları sadece zamanda bir noktada değerlendirdik ve anılardaki değişimin devam edip etmediği hakkında çıkarımlarda da bulunamıyoruz. Hala yanıtlanmayı bekleyen sorular arasında anılardaki değişimi yöneten mekanizmalar ve bu bulguların sosyal anksiyete bozukluğuna sahip kişiler yararına nasıl kullanılabileceği sayılabilir.

Sosyal anksiyeteye sahip kişilere yardımcı olabilen ve sosyal fobilerini yenmeye başlamalarında kendi başlarına uygulayabilecekleri birçok yöntemin yanı sıra etkinliği kanıtlanmış psikoterapi teknikleri de bulunmaktadır.

Örneğin, Davranışsal ve Bilişsel Terapiler Birliği (ABCT) sosyal anksiyete, sosyal anksiyetenin nedenleri ve terapi seçenekleri hakkında bir bilgi formu sunuyor ve Klinik Müdahaleler Merkezi (CCI) de bireylerin kendi belirleyecekleri hızda tamamlayabilecekleri “Shy No Longer” adlı bir çalışma kitabı da dahil olmak üzere sosyal anksiyete ve sosyal anksiyete yönetimi için önerilen stratejiler içeren bilgiler sunuyor.

Orijinal adı “Social anxiety disorder and memory for positive feedback” olan çalışmanın yazarları Brianne L. Glazier ve Lynn E. Alden’dır.

Kaynak: https://www.psypost.org/

Translated by Oytun Buyrukcu

English to Turkish Translator & Proofreader, Localization Expert

Author: Admin