Robotlar Geliyor ve Gelişleri Dünyadaki Eşitsizliği Daha da Artıracak

Gerçekleştirilen yeni çalışmalar, otomasyondaki son dalganın dünyanın fakir toplumlarını daha da fakirleştireceğine işaret ediyor. Ama büyük teknoloji firmaları zenginliklerine zenginlik katacak

Dönüp dolaşıp konu yine robotların işlerimizi elimizden almasına geldi, değil mi? Çok sıkıcı. Bu hepimizin bildiği bir hikaye. Bunun muhtemelen ilk örneği 1. Elizabeth ve dokuma tezgahının yaygınlaşmasında yaşanmıştı. Makineler yüzyıllardır işimizi elimizden almaya devam ediyor. Her ne kadar “kötümser bilimin” uygulayıcıları olarak ün yapmış olsalar da ekonomistler bu konu karşısında her zaman olumlu bir tavır almıştır. Onlara göre makineler elbette ki bazı işleri yok ediyor. Ama yeni teknolojilerin ortaya çıkardığı yeni endüstriler daha fazla yeni iş yaratıyor. Bu yok etme ve yaratma arasında bir nebze “dengesizlik” olabilir ama bu da kapitalizmin her zamanki işleyişinin bir yansımasıdır. Bunu medeniyetin gelişimi olarak görmek de mümkün.

Günümüzde, Otomasyon 1.0 adını verebileceğimiz devri geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Bunun en iyi örneklerinden biri de otomobil üretimidir. Henry Ford’un yarattığı üretim hattı, Toyota’nın çok az sayıda insanın görev aldığı üretim hattına dönüştü. Bir zamanlar otomobil endüstrisi yüz binlerce kişiye istihdam sağlıyordu.  Onlara mavi yakalı işçi adını verdik. Günümüzde ise bundan çok daha az kişiye istihdam sağlıyor. Robotlar gerçekten de işlerimizi elimizden aldı. Bazen açığa alınan bu kişiler başka işler buldu, ama birçoğu işsiz kaldı. Ve bazen de bunun sonucunda içinde yaşadıkları topluluklar yok oldu. Bununla birlikte, GSMH yükseldi ve bu da ekonomistleri mutlu etti.

Şimdi ise Otomasyon 2.0 kapımızda. Bu otomasyon gücünü yanlış bir şekilde “yapay zeka” olarak adlandırdığımız makine öğrenme (ML) ve büyük veriyi kullanan teknolojilerden alacak. Burada yaratılacak işler ise Otomasyon 1.0’da yaratılanlardan farklı olacak: bir miktar bilişsel içeriği olsa da bol miktarda rutin iş gerektirecek. Bunlara beyaz yakalı işler adını veriyoruz. Ve yeni makineler bu işleri yeterli ya da iyi düzeyde yerine getirebilir.

Dijital teknoloji hakkında öğrendiğimiz şeylerden biri de mevcut eşitsizliği daha da derinleştirmesidir

Bu da insanların teknolojinin yaygın gelişimi karşısında neden Otomasyon 1.0’da hiçbir zaman hissetmedikleri kadar gergin hissettiklerini açıklayabilir. Bunun olası etkilerine ilişkin olarak gerçekleştirilen ilk çalışmalar büyük panik yaratır nitelikte. Örneğin, Oxford Üniversitesi’nden Carl Frey ve Mike Osborne 2013 senesinde ABD Çalışma Bakanlığı tarafından kullanılan 700’ün üzerindeki iş kategorisinin yaklaşık olarak yarısının tehlike altında olduğunu öngörmüştü. Richard ve Daniel Susskind yayımladıkları The Future of the Professions (Mesleklerin Geleceği) adlı eserde yeni otomasyonun muhasebeciler, avukatlar ve yönetim danışmanları gibi profesyonel uzmanlar üzerinde gerçekleşecek radikal etkileri öngördü. Yüksek statüye sahip birçok istihdamın otomasyon karşısında hassas olduğu düşüncesi yayıldı ve insanlar orta sınıfın tahliyesi karşısında korku duymaya başladı. Ne de olsa orta sınıf olmazsa işlevsel bir demokrasi de mümkün değildir. (Tuhaftır ki bu aynı liberal demokrasi milyonlarca mavi yakalı işçinin işsiz kalmış olmasına rağmen ayakta kalmıştı. Ama bunu şimdilik göz ardı edeceğiz.)

Üst düzey danışmanlık hizmetleri sunan Oxford Economics şirketi geçtiğimiz haftalarda yayımladığı How Robots Change the World (Robotlar Dünyamızı Nasıl Değiştiriyor?) adlı raporda geleceğe kısa bir bakış atarak bulgularını bizlerle paylaştı. Benzer çalışmaların birçoğunda olduğu gibi şirket Otomasyon 2.0 ile istihdamda “büyük bir göç” olacağını öngördü. Ancak bu göç, rapora göre dünya ya da ülkeler özelinde dengeli bir şekilde dağılmayacak.

Raporda şu sözlere yer verildi: “Araştırmalarımızın sonuçlarına göre robotlaşmanın olumsuz etkileri, dünyanın başlıca ekonomilerinde düşük gelirli kesimde orantısız olarak hissediliyor – ortalama olarak yeni bir robot, yüksek gelirli kesim ile karşılaştırıldığında aynı ülkede düşük gelirli kesimin elinden neredeyse iki katı daha fazla işi alıyor. Ekonomik eşitsizlik ve siyasi kutuplaşmanın dünya genelinde kaygı uyandırdığı bu zamanda bu bulgu son derece önemli sosyal ve politik sonuçlara sahiptir.”

Rapor genel olarak karanlık bir resim çiziyor. Raporda her yeni robotun ortalama olarak 1,6 işi ortadan kaldırdığı iddia ediliyor. Dünyanın düşük gelirli bölgelerinde her makine 2,2 işi ortadan kaldırırken bu rakam yüksek gelirli bölgelerde 1,3 seviyesinde gerçekleşiyor. Araştırmacılar beş ülke (İngiltere, ABD, Fransa, Almanya ve Japonya) içerisindeki farklı bölgeler için bir “kırılganlık puanı” derledi. Bunun sonucunda ortaya çıkan haritalar, daha fakir bölgelerin otomasyondan daha fazla etkileneceğini doğrular nitelikte. Raporun sonuç bölümünde, “İngiltere’nin kuzey-güney ayrımında olduğu gibi ülkeler içerisinde bulunan bölgesel eşitsizlikler robotların yükselişi ile daha da artabilir,” sözlerine yer verildi.  Raporda bu trendin, otomasyon yoluyla uluslararası rekabet avantajı sağlamak isteyen gelişmiş ekonomiler için önemli politika değişikliği ihtiyacını da beraberinde getirdiğinin altı çiziliyor.

  Dijital teknoloji hakkında öğrendiğimiz şeylerden biri de uygulandığı neredeyse tüm yerlerde mevcut eşitsizliği daha da derinleştirmesidir. Dijital teknolojiyi kontrol eden teknoloji firmaları, benzer büyüklükteki ve ölçekteki teknoloji dışı faaliyet gösteren firmalarla karşılaştırıldığında neredeyse kimseyi istihdam etmiyor. Örneğin, Volkswagen dünya çapında yaklaşık 656 bin kişiye istihdam sağlıyor. Aralık 2018 itibarıyla Facebook ise sadece 35.587 kişiye istihdam sağlıyordu.

Benzer şekilde, teknoloji şirketleri devasa kârlar elde ettikleri bölgelerde komik denebilecek rakamlarda vergi ödüyor. Örneğin, Amazon 2018’de vergiler hariç 11 milyar dolar üzerinde kâr etmiş olsa da ABD federal gelir vergisi olarak tek kuruş dahi ödemedi. Buna ek olarak federal hükümetten 129 milyon vergi indirimi aldı. Otomasyon 2.0, bu otomasyonu getiren şirketler için son derece kârlı olacağa benziyor, ama yaraları sarmak devletlere kalacak gibi görünüyor. 

Kaynak: https://www.theguardian.com/

Translated by Oytun Buyrukçu

English to Turkish Translator & Proofreader, Localization Expert

Author: Admin